بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ ٦٧

«Daha doğrusu biz (umduğumuzdan) mahrum kalmışlarız».

– Hasan Basri Çantay

أَفَرَءَيْتُمُ ٱلْمَآءَ ٱلَّذِى تَشْرَبُونَ ٦٨

Şimdi içmekde olduğunuz suyu söyleyin bana.

– Hasan Basri Çantay

ءَأَنتُمْ أَنزَلْتُمُوهُ مِنَ ٱلْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ ٱلْمُنزِلُونَ ٦٩

Onu bulutdan siz mi indirdiniz, yoksa indiriciler biz miyiz?

– Hasan Basri Çantay

لَوْ نَشَآءُ جَعَلْنَٰهُ أُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ ٧٠

Eğer dileseydik onu (içilmeyecek) tuzlu bir su yapardık. O halde şükretmeli değil misiniz?

– Hasan Basri Çantay

أَفَرَءَيْتُمُ ٱلنَّارَ ٱلَّتِى تُورُونَ ٧١

Şimdi bana (yeşil bir ağacdan) çakmakda olduğunuz ateşi söyleyin.

– Hasan Basri Çantay

ءَأَنتُمْ أَنشَأْتُمْ شَجَرَتَهَآ أَمْ نَحْنُ ٱلْمُنشِـُٔونَ ٧٢

Onun ağacını siz mi yarardınız, yoksa yaratanlar biz miyiz?

– Hasan Basri Çantay

نَحْنُ جَعَلْنَٰهَا تَذْكِرَةً وَمَتَٰعًا لِّلْمُقْوِينَ ٧٣

Biz onu hem bir ibret, hem çöl yolcularına bir fâide kıldık.

– Hasan Basri Çantay

فَسَبِّحْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلْعَظِيمِ ٧٤

O halde Rabbini o büyük adiyle tesbîh (ve tenzîh) et.

– Hasan Basri Çantay

فَلَآ أُقْسِمُ بِمَوَٰقِعِ ٱلنُّجُومِ ٧٥

Hayır (hakıykatler kâfirlerin dedikleri gibi değildir). İşte yıldızların düşdüğü yerlere andediyorum.

– Hasan Basri Çantay

وَإِنَّهُۥ لَقَسَمٌ لَّوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ ٧٦

ki hakıykaten bu, eğer bilirseniz, büyük bir anddır,

– Hasan Basri Çantay

إِنَّهُۥ لَقُرْءَانٌ كَرِيمٌ ٧٧

muhakkak o, elbette çok şerefli bir Kur'andır,

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu